İslam ülkelerindeki hükümdarlar, soylular ve zengin
kişilerin saray ve evlerinde öneli bir yer işgal eden haremlerde nikâhlı
kadınlar, cariyeler, azatlı köleler (müstefreşeler), gözdeler, odalıklar, harem
ağaları, kâhya kadınlar gibi kalabalık bir topluk bulunurdu.
Hükümdar veya evin beyi özgür bir kadınla nikâh yaptıktan
başka azat ettiği cariyelerden dördünü gözde olarak alabilir ve bunlar erkek
çocuk doğururlarsa özel bir saygınlığa kavuşurlardı.
Haremin sorumlusu haremağası veya kızlar ağası denilen siyahi
bir hadım köleydi. Bayramlardan bir hafta önce harem dairesinde temizliğe
başlanır, kini zaman yeniden döşenip düzenlenirdi. Harem bahçelerinde
atlıkarınca, dönme dolap ve salıncaklar kurulur, harem halkı buralarda bayram
boyunca haremağaları gözetiminde eğlenceli vakitler geçirirlerdi.
Bayram sabahı hareme gelen devlet büyüklerinin eşlerini
kapıda kethüda kadın ve teşrifatçı kadınlar karşılar, Padişahta selamlıkta
erkeklerle bayramlaştıktan sonra onlara katılırdı. Harem halkı ve hanım
konuklar muayede salonunda konumlarına göre padişahla bayramlaşırdı.
Süslü salonları, gösterişli odaları, bahçeleri yanında alçak
tavanları, loş yerleri, karanlık merdivenler ve geçitleriyle haremi hümayun,
aslında sıkıntılı bir yerdir. Padişahlar bu yüzden zamanlarını genellikle enderunda
geçirirlerdi. Yüzlerce cariyenin barındığı harem dairesi özel yasa ve
yöntemlerle yönetilirdi. Cariyeler, İstanbul gümrük emini ve devlet ileri
gelenlerince padişaha armağan edilen yetenekli kızlardı.
Osmanlı devletinin son zamanlarında genellikle Çerkez kızlar
cariye olarak tercih edildi. Haremi hümayun protokolü acemi kızlardan başlar ve
aşamalarla en üst düzeydeki valide sultana kadar gelirdi. Ak ve Kara ağalar
dışında hazinedar ustalar, gedikliler vb. harem yöneticilerini meydana getirirdi.
Cariyeler sofa denilen koğuşlarda gözdeler, ikballer ve kadınlar daire adı
verilen odalarda yatıp kalkarlardı. Buralara yalnız haremağaları
girebilirlerdi.
Haremi hümayun Osmanlı devşirme kul sisteminin bir
parçasıdır. Amaç Osmanlı patrimonyal ( yönetime kimseyi ortak etmeme)
sisteminin devamını sağlamaktı. Harem, Padişahlara ve paşalara eş yetiştirmek
için tasarlamıştı. Bu sebeple 1. Murat’tan itibaren hiçbir padişah annesi yerli
Müslüman halktan olmamıştı. Paşaların da yerli Müslüman ailelerin kızlarıyla
evlenmeleri yasaktı. İşte harem kadınlarının tutsaklıktan gelen Hristiyan
cariyelerden seçilmesinin asıl sebebi budur.
Hasekiler:
Osmanlı Sarayının seçkin kadınlara haseki unvanı verilirdi. Padişahın gözüne girmeyi başararak onlara erkek çocuk doğuran hasekiler. Osmanlı devşirme düzeninde tarih boyunca pek çok saray entrikalarında rol almışlardır. Oğulları hayatta kalmayı başarıp padişahlığa kadar yükseldiğinde hasekiler de Valide Sultanlığa yükselmiş ve devlet yönetiminde etkinlik göstermişlerdir.
Valide Sultanlar:
Harem kadınlarının padişahlar üzerinde etkili olmaları Kanuni Sultan Süleyman’ın hasekisi Hürrem ile başlar. Ancak Hürrem Sultan’ın zamansız ve şüpheli ölümü Valide Sultan olasına engel olmuş, bu unvan 3. Murat’ın annesi Yahudi asıllı Nurbanu Sultan (Raşel) ile kullanılmaya başlanmıştır.
Kafes sistemiyle birlikte tipik otoriter Osmanlı padişahının
ortadan kalkması padişahları harem kadınlarına bağımlı hale düşürmüş, sadece
valide sultanlar değil, hasekiler padişahların kız kardeşleri ve 3. Murat’a güzel
cariyeler sunan Canfeda hatun gibi kadınlar padişahların üzerinde etkili
olmuştur.
Bu nedenle Osmanlı haremi de devşirmelik kurumunun bir
parçası olmuştur. Horafina’nın oğlu 1. Murat'tan itibaren hiçbir padişahın
annesi Türk olmamıştır. İşte bu durum Türk İslamcı zihniyetin mesnetsizliğini
de açıkça gözler önüne serer.
İşte padişah annelerinin hepsinin mezarında isimlerinden
sonra Hristiyan devşirme cariyeler olduklarını maskelemek için binti Abdullah,
binti Abdulsamet, binti Abdul mümin sıfatları yazar. Bu sıfatların hepsi de
aslında Allah’ın kulunun kızı anlamına gelir ve bu bir Osmanlı geleneğidir.
Bütün tarihçiler bu durumu bilir.
AHMET ELDEN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Küfür, hakaret, aşağılama içeren yorumlar yayınlanmaz