13 Aralık 2015 Pazar

HAREM'İ HÜMAYUN


İslam ülkelerindeki hükümdarlar, soylular ve zengin kişilerin saray ve evlerinde öneli bir yer işgal eden haremlerde nikâhlı kadınlar, cariyeler, azatlı köleler (müstefreşeler), gözdeler, odalıklar, harem ağaları, kâhya kadınlar gibi kalabalık bir topluk bulunurdu.

Hükümdar veya evin beyi özgür bir kadınla nikâh yaptıktan başka azat ettiği cariyelerden dördünü gözde olarak alabilir ve bunlar erkek çocuk doğururlarsa özel bir saygınlığa kavuşurlardı.
Haremin sorumlusu haremağası veya kızlar ağası denilen siyahi bir hadım köleydi. Bayramlardan bir hafta önce harem dairesinde temizliğe başlanır, kini zaman yeniden döşenip düzenlenirdi. Harem bahçelerinde atlıkarınca, dönme dolap ve salıncaklar kurulur, harem halkı buralarda bayram boyunca haremağaları gözetiminde eğlenceli vakitler geçirirlerdi.

Bayram sabahı hareme gelen devlet büyüklerinin eşlerini kapıda kethüda kadın ve teşrifatçı kadınlar karşılar, Padişahta selamlıkta erkeklerle bayramlaştıktan sonra onlara katılırdı. Harem halkı ve hanım konuklar muayede salonunda konumlarına göre padişahla bayramlaşırdı.

Süslü salonları, gösterişli odaları, bahçeleri yanında alçak tavanları, loş yerleri, karanlık merdivenler ve geçitleriyle haremi hümayun, aslında sıkıntılı bir yerdir. Padişahlar bu yüzden zamanlarını genellikle enderunda geçirirlerdi. Yüzlerce cariyenin barındığı harem dairesi özel yasa ve yöntemlerle yönetilirdi. Cariyeler, İstanbul gümrük emini ve devlet ileri gelenlerince padişaha armağan edilen yetenekli kızlardı.
Osmanlı devletinin son zamanlarında genellikle Çerkez kızlar cariye olarak tercih edildi. Haremi hümayun protokolü acemi kızlardan başlar ve aşamalarla en üst düzeydeki valide sultana kadar gelirdi. Ak ve Kara ağalar dışında hazinedar ustalar, gedikliler vb. harem yöneticilerini meydana getirirdi. Cariyeler sofa denilen koğuşlarda gözdeler, ikballer ve kadınlar daire adı verilen odalarda yatıp kalkarlardı. Buralara yalnız haremağaları girebilirlerdi.

Haremi hümayun Osmanlı devşirme kul sisteminin bir parçasıdır. Amaç Osmanlı patrimonyal ( yönetime kimseyi ortak etmeme) sisteminin devamını sağlamaktı. Harem, Padişahlara ve paşalara eş yetiştirmek için tasarlamıştı. Bu sebeple 1. Murat’tan itibaren hiçbir padişah annesi yerli Müslüman halktan olmamıştı. Paşaların da yerli Müslüman ailelerin kızlarıyla evlenmeleri yasaktı. İşte harem kadınlarının tutsaklıktan gelen Hristiyan cariyelerden seçilmesinin asıl sebebi budur. 

Hasekiler:
Osmanlı Sarayının seçkin kadınlara haseki unvanı verilirdi.  Padişahın gözüne girmeyi başararak onlara erkek çocuk doğuran hasekiler. Osmanlı devşirme düzeninde tarih boyunca pek çok saray entrikalarında rol almışlardır.  Oğulları hayatta kalmayı başarıp padişahlığa kadar yükseldiğinde hasekiler de Valide Sultanlığa yükselmiş ve devlet yönetiminde etkinlik göstermişlerdir.

Valide Sultanlar:
Harem kadınlarının padişahlar üzerinde etkili olmaları Kanuni Sultan Süleyman’ın hasekisi Hürrem ile başlar. Ancak Hürrem Sultan’ın zamansız ve şüpheli ölümü Valide Sultan olasına engel olmuş, bu unvan 3. Murat’ın annesi Yahudi asıllı Nurbanu Sultan (Raşel) ile kullanılmaya başlanmıştır.

Kafes sistemiyle birlikte tipik otoriter Osmanlı padişahının ortadan kalkması padişahları harem kadınlarına bağımlı hale düşürmüş, sadece valide sultanlar değil, hasekiler padişahların kız kardeşleri ve 3. Murat’a güzel cariyeler sunan Canfeda hatun gibi kadınlar padişahların üzerinde etkili olmuştur.

Osman Gazi’nin oğlu Orhan Gazi için Rum prensesi Horafina’yı (Nilüfer Hatun) kaçırması ile başlayan Hristiyan cariyelerle evlenme geleneği aslında yönetime Müslüman Türk ahaliyi evlilik yoluyla dahi olsa karıştırmama siyaseti içindi. İşte tarih incelendiğinde bu durum açıkça ortaya çıkmaktadır.
Bu nedenle Osmanlı haremi de devşirmelik kurumunun bir parçası olmuştur. Horafina’nın oğlu 1. Murat'tan itibaren hiçbir padişahın annesi Türk olmamıştır. İşte bu durum Türk İslamcı zihniyetin mesnetsizliğini de açıkça gözler önüne serer.
İşte padişah annelerinin hepsinin mezarında isimlerinden sonra Hristiyan devşirme cariyeler olduklarını maskelemek için binti Abdullah, binti Abdulsamet, binti Abdul mümin sıfatları yazar. Bu sıfatların hepsi de aslında Allah’ın kulunun kızı anlamına gelir ve bu bir Osmanlı geleneğidir. Bütün tarihçiler bu durumu bilir. 

AHMET ELDEN          

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Küfür, hakaret, aşağılama içeren yorumlar yayınlanmaz