2. Abdülhamit ve
hakkında uydurulan efsaneler:
2. Abdülhamit 31 Ağustos 1876 da tahta çıktığında 34
yaşındaydı. İstifa eden Rüştü Paşa’nın yerine Mithat Paşa’yı sadrazam yapar. 23
Aralık 1876 da Paris antlaşmasında imzası bulunan devletlerin temsilcileri İstanbul’da
toplandığına Kanuni Esasi ilan edilir. Ancak Avrupalı devletler anayasayı
ciddiye almaz ve Osmanlı Devletini Balkanlar’da önemli ödünler vermeye
zorlarlar. Osmanlı Devleti reddeder. Bunun üzerine Avrupalı devletlerin
elçileri İstanbul’u terk eder.
2. Abdülhamit bunu fırsat bilerek, saltanatını borçlu olduğu
Mithat Paşa’yı azleder ve Taif’e sürerek orada zindana attırır. Daha sonra
Abdülaziz’i öldürtmekle suçlayacağı Mithat Paşa’yı, İngiliz ajanı bir Rum olan
Hristoforidis başkanlığında kurdurduğu mahkemeye, mahkûm ettirerek Taif
zindanında boğdurarak öldürtecektir.
31 Ocak 1878 de Ruslarla mütareke imzalanmasının ardından 2.
Abdülhamit anayasanın kendisine verdiği yetkiyle meclisi süresiz tatil eder ve
33 yıllık istibdat yönetimini başlatır.
2. Abdülhamit
Efsaneleri:
2. Abdülhamit’in siyasetinin Osmanlı Devleti’nin ömrünü
30–40 yıl uzattığı ve bir karış toprak vermediği iddiası, ancak Osmanlıcı
zihniyetin bir hezeyanından ibarettir. Şöyle ki 3 Mart 1878 Ayastefanos
antlaşmasıyla Karadağ, Sırbistan ve Romanya’ya tam bağımsızlık ve toprak
veriliyor, Tuna’dan Ege’ye uzanan ve Makedonya’yı da içine alan bir Bulgaristan
kabul ediliyordu. Bosna Hersek, Girit ve Ermenilerin bulunduğu vilayetler
ayrıcalık kazanıyordu. Kars, Ardahan, Batum ve Doğubayazıt Rusya’ya
bırakılıyordu. Ağır savaş tazminatı yükleniliyordu.
Bu durumu çıkarına aykırı bulan İngiltere’ye, yapacağı
yardıma karşılık 2. Abdülhamit, Kıbrıs’ı verecektir. Berlin’de yapılan yeni
antlaşma Ayastefanos’u Batılı devletlerin çıkarları doğrultusunda değiştirirken
devletin ömrü uzamak yerine, parçalanmayı çabuklaştıran sorunları da
beraberinde getirecektir. Osmanlı Devleti büyük toprak kayıplarına uğrarken
ağır savaş tazminatı ödeyecektir. Bosna Hersek’in yönetimi de Avusturya’ya
bırakılacaktır. Üstüne üstük İngiltere’ye bu büyük yardımına karşılık birde
Kıbrıs verilmiştir. İşte Abdülhamid’in dehası.
Durum bununla da kalmayacak 1881 de Fransa Tunus’u, 1882 de
İngiltere Mısır’ı işgal edecektir. 2. Abdülhamit bu işgalleri sineye
çekecektir. 1885 te Doğu Trakya Bulgaristan’a katılacaktır. 1897 de Girit’i
ayaklandıran Yunanistan’a savaş açan 2. Abdülhamit, savaş kazanıldığı halde
Batılı devletlerin müdahalesiyle, Girit’e özerklik verip başına da Yunan bir
pens atayacaktır. 1908 de Avusturya, Bosna Hersek’i ilhak eder, 1901 de Fransa
Midilli’yi işgal eder. Niş Sırbistan’a, Dobruca Romanya’ya, bazı kasabalar
Karadağ’a bırakılır.
Görüleceği gibi 2. Abdülhamit döneminde de dağılma devam
etmiştir. Şayet Osmanlı Devleti’nin ömründe bir uzamadan bahsetmek gerekirse,
bunu 2. Abdülhamit’in diplomasisinde değil, Osmanlı Devletini biran önce yutmak
isteyen ve Osmanlı Devleti’ni paylaşmak için İngiltere’ye teklifte bulunan
Rusya’nın önüne, bunu çıkarına aykırı bulan İngiltere’nin sürekli engel
çıkarmasında aramak gerekir.
Eğer Rusya İngiltere ile anlaşabilseydi, acaba Osmanlı’yı
Abdülhamit’in hangi diplomasisi kurtarabilirdi? Üzerinde biraz düşünmek
gerekir.
2. Abdülhamit’in İslam’ı ve Halifeliğini ön plana çıkaran
politikasının, bir İslam birliği sağladığı düşüncesi de, yine İslamcı ve
Osmanlıcı zihniyetin bir hezeyanından ibarettir.
Evet, Abdülhamit İslam’ı ve Halifeliğini siyasetinde
kullanmıştır ancak, 31 Mart vakası şeriat isteriz diye başlamış ve bu ayaklanma
sonunda tahttan indirilmiştir. Halifeliğin kendisine bir faydası olmamıştır.
Aynı yanılgıya İttihat ve terakki Partisi yöneticileri ile
müttefikleri Almanya’da kapılır. 1. Dünya savaşına girilince Sultan 5. Mehmet
Reşat İslam’ın Halifesi sanı ile bütün Müslümanları cihada çağırır. Ancak
Araplar İngilizler ile işbirliğine giderken, Müslüman sömürge askerleri de
Osmanlı Ordusu’na karşı İngiliz ve Fransız ordularında çarpışacaktır.
Görüleceği gibi Halifeliğin Osmanlı’ya siyasi hiçbir faydası
olmamıştır.
2. Abdülhamit’in Teodor Herzl ile Filistin konusunda
görüşmesine gelince. İlki 19 Mayıs 1901 de yapılan görüşmelerin ve daha sonra
yazışmaların, Düyunu Umumiye idaresi ile yapılan görüşmeler bir sonuca
varıncaya kadar sürdüğünü, Düyunu Umumiye ile borçların ertelenmesi konusunda
anlaşmaya varılınca Teodor Herzl’in teminat mektuplarına gerek kalmadığını ve
görüşmelerin kesildiğini. Huzurdan kovma hikâyesinin, İslamcı Osmanlıcı
zihniyetin, Abdülhamit’i yüceltmek için uydurduğu yalanları olduğunu, bugün
artık biliyoruz.
33 yıllık baskıcı rejimi kendisine karşı gelişen muhalefeti
durduramaz. 2. meşrutiyeti ilan etmek zorunda kalır. Ancak 31 Mart vakasından
sonra tahttan indirilecek yerine kardeşi 5. Mehmet Reşat getirilecektir. 1918
de Beylerbeyi Sarayı’nda karaciğer kanserinden vefat eder.
5. Mehmet Reşat ve
sonun başlangıcı:
5. Mehmet, 27 Nisan 1909 da padişah olduğunda 65 yaşındaydı.
Şehzadeliği 2. Abdülhamit döneminde sürekli gözetim altında ve kaygılarla
geçmişti. Kendisini Mevleviliğe vermişti. Saltanatının başında, doğu Anadolu ve
Adana’da Ermeniler ayaklanır.
1910 da Arnavutlar ayaklanır. Yaşlı Padişah Balkan gezisine
çıkar ve ayaklanmanın yatıştırılmasını izler.
İtalya’nın Trablusgarp ve 12 adayı işgali ile başlayan
Osmanlı İtalyan savaşı, Balkan savaşının başlaması üzerine, buraların İtalya’ya
verilmesiyle sonuçlanır.
1913 Balkan bozgununu siyasi çalkantılar izler. 1. Balkan
savasından sonra Sait Halim Paşa'yı Sadrazam yapar. Böylece yönetim tamamen
İttihat ve Terakkinin eline geçer. Balkan devletleri birbirine düşünce Edirne
kurtarılır. Böylece bugünkü sınırlara yakın sınırlar belirlenir.
5. Mehmet siyaseten tamamen etkisiz ve protokol kurallarını
yerine getiren biri durumuna gelmiştir. 1914’te Birinci Dünya Savaşına girilir.
İslam’ın Halifesi sıfatıyla, bütün Müslümanları cihada çağırır. Ancak Araplar
İngilizlerle işbirliği yaparken, Müslüman sömürge askerleri de Osmanlı Ordusuna
karşı savaşır.
Enver Paşanın maceraları sonucu yaşanan bozgunları ve abisi
2. Abdülhamit’in ölümünü gören padişah, savaşın sonuna doğru 3 Temmuz 1918 de
74 yaşında vefat eder.
Gelecek yazımda 6. Mehmet Vahdettin ve onun kurtuluş
mücadelesine karşı takındığı tavırdan bahsedeceğim ve yazı dizisini
bitireceğim.
AHMET ELDEN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Küfür, hakaret, aşağılama içeren yorumlar yayınlanmaz